Giderek artan çevre sorunları insanlık için büyük bir tehlike arz etmektedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliği bu sorunların başını çekmektedir. Bu ve bunun gibi dünyamızı değiştiren sorunlara duyarsız kalırsak yeryüzünün yaşanamayacak bir hale geleceği aşikardır. Bu yazımızda iklim değişikliği ve çevre sorunlarını daha ayrıntılı bir biçimde inceleyeceğiz.
İklim değişikliği 21.yüzyılın en büyük sorunlarından birisidir. Küresel ortalama yüzey sıcaklıkları ve alt atmosferdeki hava sıcaklıkları artmaktadır ve iklim modelleri gelecek yüzyıl için önemli iklim değişikliklerinin olacağını göstermektedir. Bu da, toplumlar için olumsuz sonuçlar yaratarak, kalkınmanın önünde büyük bir engel oluşturacaktır. Bu sorunu çözmek için displinlerarası bir yaklaşım ve sürdürülebilir uygulamalar gerekmektedir.
İklim değişikliği nedir?
Nüfusun arttığı sanayinin ve teknolojinin giderek geliştiği günümüzde enerji talebi de orantılı olarak artmatadır. Bu enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla her ne kadar yenilenebilir kaynakları kullansak da fosil yakıtlardan vazgeçemediğimiz bir gerçektir. Kömür,petrol,doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanımı sonucu açığa çıkan CO₂,CO,CH₄ gibi zaralı gazlar(sera gazları) atmosfere salınmaktadır. CO₂ türevi emisyonlar dünyamızı saran ozon tabakasında ciddi tahribatlar yaratır aynı zamanda bu partiküllerin atmosferde kalıması aşırı ısınmaya neden olur. Bu ısınma iklimde ve dünya sıcaklığında değişimlere sebep olur. Günümüzde oldukça fazla karşılaştığımız ve aşina olduğumuz küresel ısınma olayı aslında budur.
İklim Değişikliği ve Küresel Isınma İle Mücadele
Küresel ısınma gibi çok ciddi bir sorunla mücadelenin birçok yolu vardır. Sera gazı salımında en büyük pay enerji üretimi ve kullanımına aittir. Dolayısıyla fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi (elektrik ile ısı) ve kullanımı (taşımacılık, sanayi, vb.) üzerinde en fazla durulması gereken sektörler olmaktadır. Bunların yanında ana başlıklar altında bu problemle ilgili çeşitli çözüm yolları sayılabilir:
►Fosil yakıt kullanımının olabildiğince azaltılması
►Mevcut teknolojiler geliştirilerek sera gazı salınımları minimuma indirilmelidir
►Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretiminde payı artırılmalı ve enerji verimliliğini makul düzeyde kullanmak gerekir
►Çevre sorunları ve korunması konusunda insanların bilinç ve duyarlılık kazanmasını sağlamak
►Enerji-ekonomi-çevre bütüncül karar destek modellerinin kullanılması
►Yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretiminde payı artırılmalı ve enerji verimliliğini makul düzeyde kullanmak gerekir
►Çevre sorunları ve korunması konusunda insanların bilinç ve duyarlılık kazanmasını sağlamak
►Enerji-ekonomi-çevre bütüncül karar destek modellerinin kullanılması
►Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere evrensel boyutta bu konuya yeterli ciddiyetin gösterilmesi
Her ne kadar dünyada kısmen bu uygulamalar geliştirilse de Avrupa ülkeleri bu konuda oldukça duyarlı davranıp çok ciddi bir adım atarak Kyoto Protokolünü imzalamıştır.
Her ne kadar dünyada kısmen bu uygulamalar geliştirilse de Avrupa ülkeleri bu konuda oldukça duyarlı davranıp çok ciddi bir adım atarak Kyoto Protokolünü imzalamıştır.
Kyoto Protokolü
2005 yılında yürürlüğe giren iklim değişikliği ve sera gazı salınımını azaltmaya yönelik Avrupa ülkelerinin imzaladığı bu anlaşma küresel ısınma ile mücadelede oldukça başarılı atılan adımlardan biridir. Türkiye’nin de dahil olduğu bu anlaşma 40 ülke tarafından imzalanmıştır. Kyoto Protokolündeki amaç, “atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun, iklime tehlikeli etki yapmayacak seviyelerde dengede kalmasını sağlamak”tır.
Sonuç
Çevremizin ve dünyamızın insanlar için ne kadar önemli olduğunu giderek görmekteyiz. Gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak için iklim değişikliği ile mücadeleyi bir birey olarak prensip edinmemiz gerekir. Enerji kaynaklarında,çevremizde ve atmosferde temizlik için sürdürülebilirliği esas almamaız gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder